SİTE İÇİ ARAMA MOTORU


   
  CRAZY KİTES
  BEDİÜZZAMAN Hazretleri
 




SAİD NURSİ
 

 Milletlerarası Bediüzzaman ve Risalei Nur Sempozyumundna

Nazan BEKİROĞLU

Üç devir yaşamıştır, Meşrutiyet, Mütareke, Cumhuriyet. Yakınçağ tarihinin yakın tanığıdır. Mirası gözden çıkarmak niyetinde hiç değildir. Doğu’dan yükselen bu zamanlar ve zeminler üstü sima, Anadolu’nun batısında bir çemberin üzerine yerleştirilmiş beldelerde oturmaya memur edilir. Kendi yurdunda sürgün. Barla. Kastamonu. Emirdağ. Tekrar Emirdağ. Lâkin daimi göz hapsinde, yakınlarıyla görüşmesi kimi zaman şiddetle yasaklanmış, bir tür tecridde. Bekçi, polis neyse onunla burun buruna. Bazen Emirdağ’da olduğu gibi hapsin bir aylık sıkıntısını bir güne sığdırılmış bularak.

Bu sürgün münhanisini üç yerinden keser hapishane Bediüzzaman’ın. Eskişehir. Denizli. Afyon Hapishaneleri. Yalnız değildir elbet. Öğrencileri bir yana, bütün bir Risale Külliyatı da onunla birlikte tutuklanmıştır. Bu yüzden mahkemelerdeki müdafaaları da kendisini müdafaa değildir, çok daha fazlası. Üstelik Nur risalelerinin bir kısmı da zindan karanlığında yazılır: Meyve Risalesi. Denizli Hapishanesi’nde. İki Cuma gününde. İki mihrap arasında. Hapishaneye kâğıt sokmak yasaktır, bütün hapishaneler gibi. Kâğıt namına ne bulurlarsa, ne uygun düşerse. Kibrit kutularının arkasına. Kesekâğıtlarına. Hiç yoksa Bediüzzaman’ın zindanda refakatçisi Nur talebelerinin hafızalarına.

 

Şüphe yok ki doksan yıllık hayatının yarıdan fazlasını kendi ifadesiyle, harp meydanlarında, mahkeme salonlarında, sürgünlerde ve zindanlarda geçiren Bediüzzaman, bir isim: Medrese-i Yûsufiyye, ve inandığı yüce bir kıymet uğruna zindana düşmeyi göze alanlar için de bir gönül ferahlığı bırakmıştı geriye:

 

“... Yûsuf daha nice yıllar zindanda kaldı” (Yûsuf Suresi, 42), âyetinin ihbarı ve sırrıyla Yûsuf Aleyhisselâm mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yûsufiyye olur.”

 

Ve bir cümle, âlem-i cümle: “Mümin zindanda da olsa saraydadır, kâfir sarayda da olsa zindandadır.”

 

Cennet’ten yere, ruhun saf özgürlüğünden bedenin kirlenmeye açık kafesine düşmeyi zindan istiaresi etrafında yorumlayan İslâmî gelenek, zindanı da elbet aynı istiarenin önemli bir köşesine eklemlendirir. O istiare, asırlardan bu yana zindanı geçici bir sınav olarak taşımayı bilen, davasında haklılara güç verip durmaktadır. Ve “Sabır, savaş ve zafer; adım Yûsuf,” inanan zulme uğramışların sloganı olmayı sonuna kadar sürdüreceğe benzemektedir. Değil mi ki kuyuyla, güzel Züleyha’nın aşkıyla ve zindanla sınanmazsa Yûsuf un Yûsufluğu eksik kalır.

 

Çekme âlem kaydını ey
ser-bülend-i fahr olan

 

Saltanat tahtına erdin
bend ü zindanı unut    
FUZULİ

 
  Bugün 7 ziyaretçikişi burdaydı!

REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM 03fearless@live.com REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM 03fearless@live.com

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol